Güzel bir yaz geçiriyoruz. Temmuz’un sonuna doğru büyük bir sıcak dalgasıyla karşılaşacağız. En azından bilimsel veriler bunu gösteriyor. Geçen hafta, Kıbrıs’dan Cemal Özturan Bey fidanların ne sıklıkla sulanması gerektiğini sordu. Çok kurak bölgelerde, susuzluk ile savaşmak için fidanlar Nisan ayına kalmadan derin ve geniş çukurlar açılarak dikimler yapılmalı. Dikim sırasında hayvansal gübre konmamalı; fidan çevresinde hafif çukur (küvet) açılmalı. İlk dikimle beraber haftada bir, 20 litre su verilmeli.
Şartlar elverirse 15-20 cm derine bir boru yerleştirerek buradan su vermek kök sisteminin daha güzel, daha derin oluşmasını sağlar. Tabii kompostu fidanların çevresine oluşturduğunuz küvetin dışına sermek gerekir. Hiçbir zaman fidanın boyun bölgesine hele de çözünmemiş kompost ile doldurup çürümesine neden olmayın. Yaşlı fidanlar için bile bu geçerli olabilir. Bunu önlemek için fidanların, özellikle kısa çalıların boyun bölgelerine çakıl taşları, kiremit parçalarıyla beslenmesi düşünülmelidir.
Yeni bir eğilim de bahçelerde, toprağa pişirilmiş sırsız topraktan testiler gömerek terleme yoluyla yavaş yavaş suyun bitkilere geçmesini sağlamak. Bunu pekiyi ala, şişelerin kapaklarına delik açıp toprağa yarı bellerine kadar ters gömerek de yapabiliriz. Diğer taraftan çok sıcak bölgelerde, saksı içindeki bitkileri su dolu kovalara koyarak hava kabarcıklarının çıkması durana kadar sulamaya devam etmeli; arkasından harcamaları en aza indirmek için saksıyı boş bir kovaya konarak suyun süzülmesini 5 dakika kadar beklemek yerinde olacaktır.
Daha önce de söylediğim gibi bitkilerin yaprakları ne kadar mavi ve griye çalarsa o kadar susuzluğa ve kuruluğa dayanıklıdır. Akbaşlı çalba (Phlomis russeliana) ve bazı turna gagası cinsleri (Geranium renardii ve G. cinereum) gibi bu kuralın dışına çıkan birkaç bitki olmasına rağmen; bu bilgiyi her zaman aklımızda tutmalıyız.
Susuzluğa dayanıklı birçok bitki listesini değişik bloglarda okuyorum. Genellikle listeler, herhangi bir sistematiğe bağlı olmadan yazılıyor. Bu listelerde bazen bilinen bitkilerin ıskalandığı da oluyor. Örnek olarak bizde pek kullanılmayan ya da göz ardı edilen başaklı bitkilerden özellikle “Calamagrostis acutifolia” (bir çeşit Kandıra otu) ve “Pennisetum setaceum” (Çeşme darısı türü) bahçelerde bolca ekildiğinde özellikle hafif rüzgar alan bölgelerde güzel görüntüler oluşturabilir.
Yine kuru bahçelerde kullanılabilecek sarmaşıklardan Acem borusu (Campsis radicans), begonvil (Bougainvillea spp.), değişik şekil ve renkteki yapraklarıyla tatlı patates (Ipomea batatas) düşünülmelidir. Begonvilin en çok soğuğa dayanıklı olanının pastel mor renkli olanı diye de not düşelim. Sıcaklarda mavi renk alan dikenlerden; topuz dikeni (Echinops) ve boğa dikeni ya da, kırsenet (Eryngium) çokça dikildiğinde susuz bölgelere renk verebilirler.
Bitkileri çoğaltmak isteyenler için, Temmuz ayı sonundan Eylül ayı sonuna kadar çelik alma zamanıdır. Ay takvimi takipçileri için. inen ayın kök günleri çelik almak için en uygun günlerdir. Her ne kadar 27 Temmuz sonrası inen ay safhası olmasına rağmen; çelik almak için en uygun zaman kök günleri olan 1; 2; 3; 4 Ağustos günleridir, unutmadan söyleyeyim.
Bu hafta paylaştığımız ilk fotoğraf kahkahaçiçeğigillerden tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis) görüntüsü. Söz konusu bitki ülkemizde ayrık otu muamelesi görse de biraz daha kuzeyden bulunan ülkelerde süs bitkisi olarak ekiliyor. Aynı aileden “Convolvulus cneorum” albenisi olan susuzluktan korkmayan gri renkli yaprakları olan bir bitkidir. İkinci fotoğrafta ise Acem borusu çiçeğini paylaşıyoruz.