demiruzun@yahoo.com
Toplumsal tüketim açısından aynı zamanda bir üretim gücü olarak Batı’nın giderek düşüşe geçtiği, tarihi birikim ve avantajlarını Doğu’ya kaptırıyor olduğu ve sürecin önünün alınamadığı zamanı çağrıştırıyor. Her krizde olduğu gibi işin kolayı ABD ve İngiltere’nin dünyayı bir savaş iklimine itmesi ‘yeni dünyanın’ üstünlüklerinden elinde kalan bir iki kalemden fayda umulduğunu hissettiriyor.
Bunlar dolar’ın bütün yıpranmışlığına rağmen hala dünyanın rezerv para birimi olmayı sürdürmesi, ABD ordusunun hala dünyanın en güçlü ordusu olarak pek çok rakiplerinin toplamından daha fazla güce sahip olduğu ve dünya kamuoyunu yönlendirme konusunda Batı’nın mahir ustalığıdır.
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, küreselleşmenin her şeyin ucuz olduğu döneminin sona erdiğini söyleyerek, küreselleşmenin dünyanın küçük bir kısmının dünyanın geri kalanından ucuza ürün alabilme döneminin sona erdiği kanaatinde olduğu beyanı bu gerçeğin kabulüdür.
Scholz ‘son 30-40 yıldaki gelişmeler nedeniyle pek çok ülke bizimle arasındaki farkı kapattı ve az bulunan ürünleri satın almak için rekabet eder hale geldi’ derken bilhassa Asya’yı işaret ediyordu.
Son 25 sene Amerika’nın bütün siyasi kapris ve arzularına, Avrupa’daki askeri varlığına, doların hakimiyetine karşı diğer kapitalist ülkeler kendi çıkarlarını öne çıkarmaya başladılar. Küreselleşme cerzebesinin görünen yüzü ile bu riskin ihmal edilebilirliği, kurulmaya doğru yeni düzende etkili ve etkisizliği belirleyecek şartlar ile paralel ve doğru orantılıdır.
Fakat AB içerisindeki değişimin ne taraftan ve nasıl olduğu ile ilgili soru işaretlerine en son Macaristan ve Sırbistan seçim sonuçları yeni sinyaller verdi. İki dönemdir ABD Başkanlarının(savunma harcamaları) serzenişlerine rağmen Avrupa’da müttefik gelişmiş geçinenler ellerini ne ceplerine attılar, ne de ellerini taşın üzerine koydular hazıra dağ dayanamazdı.
Rusya, Almanya dahil Avrupa ülkeleri ve Çin, ‘Tehlike kalktığına göre çok kutuplu olmalıyız’ dedilerse de AB’nin küresel kutup olabileceğine dair veriler Brexit, Nato, Pandemi ve nihayet Rusya-Ukrayna gerilimi ile zayıflamış görünüyor. Enerji piyasalarındaki gelişmeler de Çin ekonomisi için engelleyici ön uyarı niteliğinde.
Coğrafyanın bütününde bütün büyük ekonomiler için üretim ve tüketim tempolarının istikrarında, enerji kaynaklarından çevre kirliliğine uzanan yelpazede Demokles’in kılıcı gibi riskler, sonuçları itibarıyla tehditler barındırıyor. Rekabet, maliyetler, güvenlik, ulaşım, tedarik vb.başlıklara eklenebilecek çok sayıda faktör yeni bir denge’nin sağlanmasına katkılar sağlayacaktır.