Profesyonel Koç, Mentor, Eğitmen
cd.yunar@wishandfuture.com
Merhaba değerli okur, Yaşamda hikayelerimizle birlikte ilerliyoruz. Her koçluk seansı hikayelerimize dokunuştur. Nasıl bir dokunuş? Koçluk alanın istediği ve hazır olduğu kadar. Koçluk ile hikayenizi odağınıza alırsınız, başlarsınız üzerinde çalışmaya. Bu hikayede neleri beğeniyorsunuz? Neleri beğenmiyorsunuz? Beğenmediğiniz yerlerini değiştirip, dönüştürmeyi değerlendirirsiniz. Bazen beğenmediğiniz şeyin sizin için değerini, önemini fark eder daha da sahip çıkarsınız. Hikayeniz görünüşte aynı kalsa bile etkisi, gücü değişmiştir, çünkü koçluk ile siz hikayenizin içinden geçerken, hikayeniz de sizin içinizden geçmiştir ve birbirinizi değiştirmiş ve dönüştürmüşsünüzdür.
Size ve hikayelerinize koçluk yaparız. Koçluk bir anlamda, sizi hikayelerinizle çalışmaya, hikayelerinizi değiştirip dönüştürmeye bir davettir. Böylece istemediğiniz hikayelerin parçası olmaktan korunurken, istediğiniz hikayenin parçası olmaya hizmet eder. Koçlukla hikayelerinizi yeniden yazarsınız. Sizin değerleriniz ve vizyonunuz odağında; iyi ve güzel olana, daha tatminkar yaşama doğru…
Ve şimdi bir hikayeye ne dersiniz?
Gerçek’in Hikayesi bu…
Bir zamanlar yaşlı bir kadın varmış, ak pak yüzlü, uzun ak saçları örgülü, düzgün giyimli…Kapıları tek tek çalarmış, diyeceğini daha diyemeden kapılar yüzüne kapanırmış. Ve bu böyle devam edermiş. Nadiren onu dinleyen olurmuş.
Bir gün bu kadın bir adam fark etmiş, onun da ak saçları, ak pak yüzü varmış. Üzerinde de uzun pelerin. Bu adam da kapıları çalıyormuş. Kapılar ona açılıyor, sonra da içeriden konuşmalar, şen kahkahalar, müzik sesleri duyuluyor ve bir süre sonra adam kapıdan uğurlanıyormuş.
Bu bir olmuş, iki olmuş, üç olmuş. Bizim kadın merak etmiş ve dışarda adamı beklemiş. Adam çıkınca yanına yaklaşıp, “Afedersiniz beyefendi, siz kimsiniz? Ben de kapıları çalıyorum ama onlara diyeceğimi diyemeden kapılar yüzüme kapanıyor. Ancak size kapılar sonuna kadar açılıyor. Bu işin sırrı nedir?” diye sormuş.
Adam, “Önce sen bana adını söyler misin, sen kimsin?” demiş.
Kadın, “Ben gerçeğim” demiş.
Adam, “Hımmm…Ben de hikayeyim, tabii ki sana kapıyı açmaz insanlar. Ama bir anlaşma yapabiliriz, seninle. Gel pelerinimin altına gir, birlikte kapıları çalalım” demiş.
Adam ve kadın o günden sonra öyle yapmaya başlamışlar.
Kapıları adam çalıyormuş, kapılar sonuna kadar açılıyormuş, HİKAYE anlatmaya başladıktan sonra GERÇEK konuşmaya başlıyormuş.
İnsanlar o zaman dinlemişler gerçeğin sözünü.
O gün bugündür derler ki, hikayeler ve gerçekler, kapıları birlikte çalıyorlarmış.
Kıssadan hisse…
Biz insan evlatlarına da ister hikaye ile ister koçlukla gerçeği bulmak düşermiş.
Unutmayın hikayenin de koçluğun da gerçeği SİZsiniz!
NOT: Bu hikayeyi Doç.Dr.Evrim Ölçer’den dinledim ve bende yankı bulan haliyle paylaştım.