Bu yazıda, geçtiğimiz hafta Türkiye’de ve dünyada gerçekleşen ve Türkiye’nin ekonomisini de etkileme potansiyeli olan bazı gelişmeleri notlar olarak iredelemeye çalışacağım.
● Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmek için müracaat etmeleri ve bu konuda Türkiye’nin tutumu önemli bir konu olarak gündemde yerini aldı. Türkiye iki ülkenin kabul kriterlerini belirledi; 1) PKK , YPG/PKK desteklenmeyecek; 2) Terör zanlıları Türkiye’de mahkeme edilmek üzere iade edilecek; 3) Türkiye2ye silah ambargosu kaldırılacak. Önümüzdeki günler gelişmelerin hangi istikamette gideceğini gösterecek.
● Son bir ayda $/TL %10’dan fazla arttı. Artışın önce ÜFE’ye aynı zamanda da ithal tüketim ürünleri kanalıyla doğrudan TÜFE’ye yukarı doğru ciddi bir baskısı olacak. Bunun sonucu Mayıs’te eflasyonun tepe noktası beklentisi de büyük olasılıkla daha sonraki aylara kayacak.
● TCMB $/TL’ye müdahale ediyor mu, yoksa rezervlerdeki sıkışıklık nedeniyle edemiyor mu belli değil. Etmiyorsa hedef ne o da belli değil. Belirsizliğini koruyan en önemli konu bu zira doların yukarı doğru baskısı tüm dünyada da dikkat çekiyor.
● Enflasyon karşısında “tek koruma” diye kabul gören borsa son iki halka arzda beklentileri karşılamadı. Bireysel yatırımcı ne yapacağını bugün şaşırmış durumda. KKM, TL’nin değer kaybına karşı bir koruma yöntemi görevini yerine getiriyor ama enflasyona karşı bunu yapamıyor. Tasarruf sahiplerinin endişesi devam ediyor.
● Uzun bir süredir enflasyona endeksli tahvil/bono/mevduat çıkartılacağı dedikodusu piyasada dolaşıyor. Ancak herhangi bir hareket yok. Piyasalar potansiyel enflasyona endeksli tahvil/bono/mevduat için pozisyon almaya çalışıyor gibi görünmekte. Kısa vadeli mi, uzun vadeli mi, güncel enflasyona mı odaklı, gelecek enflasyona mı yoksa TÜFE+X mi olacak, kupon ödemesi olacak mı belli değil. Bir de vergisi var tabi?
● Yabancılar geçen hafta toplam 1 milyar dolar tahvil ve hisse sattılar. Yerliler, hemen tamamı tüzeller, 2 milyar dolar DTH arttırdı, TCMB döviz rezervleri 3,5 milyar dolar azalarak 11,5 milyar dolar, net rezervler ise 3,9 milyar dolar gerileyerek -52,2 milyar dolara düştü Bir ay önce -44,5 milyar dolar seviyesinde idi. Düşündürücü bir durum!
● Merkez Bankasının özellikle ihracatçı dövizlerinin %40’ını satın almasının bir yan etkisi, ihracatı gerçekleştirmek için temin edilmesi gereken ithal girdiler için de bir döviz talebinin ortaya çıkmış olması oldu. Bunun da kura yukarıya doğru bir baskı uyguladığını söylemek mümkün.
● Mart ayında ihracat birim değeri %10,7 artarken, ithalat birim değeri %33,7 artmış. Yani daha fazla mal satsak da, daha yüksek fiyata satsak da ithalattaki fiyat artışlarını dengeleyecek bir değere yaklaşamıyoruz. Bunun sonucu dış ticaret açıpımızın ve cari açığımızın artması olacaktır.
● 1. Çeyrekte işsizlik rakamlarında mevsimsel nedenlerde de kaynaklanan sebeplerden dolayı inşaat ve tarım sektörlerinde istihdam önemli düşüşler kaydetti. Hizmet ve sanayi sektörü bu düşüşleri kompanse eden artış gösterdi. Bu nedenle genelde pek bir değişiklik olmadı.
● Tüketici güveninin Mayıs ayında Nisan’a göre artması toplumun gelecek 12 ayda maddi durumun düzeleceğinin bir beklentisi mi? Yoksa genel mevcut durum ve 12 aylık gelecek olarak genel ekonomik durum olumsuz değerlendiriliyor.
Yukarıda yer alan gözlemler, sıcak yaz günlerinde ekonomimizi zor günlerin beklediğinin bir işareti. Ülkemizi ziyaret edecek turistlerden 35-40 milyar dolar gelirse, belki biraz rahatlamamız mümkün olacak.