TİM DANIŞMANLIK
danismanlik@tim.com.tr
www.tim.com.tr
2011’den bu yana düzenli olarak gerçekleştirilen Ipsos Global Advisor araştırma sonuçları Ekim ayında açıklandı. 27 ülkeden katılımcılarla yapılan araştırma raporuna göre hem dünya, hem biz 2011’den bu yana mutsuzlaşmışız. Dünya ortalamasında kendini mutlu hissedenlerin oranı 2011’den beri %14 gerilerken, Türkiye’de bu oran %30 olmuş.
Mutsuzluğumuzu gidermek için başvurduğumuz üç kaynak öne çıkıyor: Bağış yapmak, başarılı bir insan olarak tanınmak ve sosyal medya.
Araştırmaya katılan Türklerin %57’si bağış yapmanın kendilerini mutlu hissettirdiğini söylemiş. Bu oran geçtiğimiz yıl %39’muş. Pandemi dönemini dikkate aldığımızda bu şaşırtıcı bir sonuç değil. Dünya genelinde de ilişkiler, sağlık ve güvenlik konuları geçtiğimiz yıllara oranla daha çok mutluluk kaynağı olarak görünüyor. Bilinmezlikler arttığında, kaygı yükseldiğinde manevi değerlere daha çok yaslanmak insanın doğasında var. Bu topraklarda belki daha fazlası. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var”, “komşusu açken kendi tok olan bizden değildir” cümleleri hepimizce malum. Çok anlaşılır bir durum.
“Başarılı bir insan olarak tanınmak” dünya genelinin neredeyse iki katı kadar bizi mutlu eder halde. Oran %65.
Sosyal medyanın mutluluk kaynağı olarak görülmesinde ise dünya ülkeleri arasında lider olmuşuz. Her 10 katılımcıdan 7’si sosyal medyanın kendisi için bir mutluluk kaynağı olduğunu belirtmiş. Dünya ortalaması %45.
Psikologlar sosyal medyayı ‘görünme ve görme’ amacıyla kullandığımızı söylüyorlar. Üstelik bu görünme halleri, kendimizi olduğumuzdan daha iyi göstermek arzusu taşıyor. Böyle olunca da istediğimiz beğeniyi almak için “güzellemeye” gidiyoruz. Bunları görenler için de işler kolay değil. Bu görseller, genel olarak kişide bir yetersizlik duygusu oluşturuyor ve kişileri rekabete itiyor. Sürekli rekabet içinde olmak da, sürekli sahip olmak zorlamasıyla yaşamayı ve haliyle mutsuzluğu beraberinde getiriyor.
Sanal iletişim yöntemlerini sıklıkla kullandığımızda yüz yüze iletişim sınırlı hale geliyor ve empati düzeyimiz düşüyor. Bunun sonucu olarak da başkalarını etkileyen gerçek hayat sorunlarına gerçekten tepki gösteremez hale geliyoruz.
Başarılı bir insan olarak tanınmak da sanki bu “görünme” derdimizin bir uzantısı gibi.
Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan çıkıyor ikilemini hatırlatıyor insana. Mutsuz olduğumuz için mi daha çok görünme derdindeyiz; daha çok görünme, başarılı bir insan olarak tanınma derdimiz mi bizi daha çok mutsuz ediyor, ayırt etmek zor.
Raporun tümüne aşağıdaki adresten erişebilirsiniz:
https://www.ipsos.com/sites/default/files/ct/news/documents/2020-10/global-happiness-2020-report.pdf