Araştırmacılara saygı duyarım, fırsat buldukça ilgimi çeken çalışmalarına bakarım. Elimde “Journal of Turkish Language anLiterature” Türk Dili ve Edebiyatı Yayınında yer alan bir araştırma var. Araştırmayı yapan Prof. Dr. Beyhan KESİK. 2017 Yılında Giresun Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde görevliymiş ve araştırması 2017’de yayınlanmış .
Araştırmanın sonu şöyle bitiyor:
“İnsanımız, deveyi gözlemlemiş ve bu hayvanın bazı özellikleri ile insan davranışlarını somutlaştırma yoluna gitmiştir. Nitekim devenin inatçı ve kinci, yüke dayanıklı ve değerli oluşu ve bazı şekil özellikleri (iri yapılı cüssesi, geviş getirişi, boynunun eğri oluşu, havudu, kulağı) ile insan özellikleri arasında benzerlik kurulmuştur. Çalışma neticesinde insanımızın deve etrafında oluşturduğu atasözü ve deyimler tespit edilip konularına göre değerlendirilirken deveye dair deyim ve atasözlerinin anlam ilgilerine dair “Bu budur.” şeklinde kesin kanı bildiren bir yaklaşımın doğru olmadığı, bağlam değiştikçe sözün ifade ettiği anlamın da değiştiği görüldü.”
Bu sonuçtan ne anlam çıkar? Sayın hocamız diyor ki, bunu aleyhime delil olarak kullanamazsınız! Kendini kurtarmış anlaşılan.
Deve yaşantımızda, atalarımızın dilinde müthiş değer bulan bir hayvan. Hocamız, her ne kadar duruma göre algı değişir dese de kendi yorumları ile deve ile ilgili sözler ve o sözleri aldığı yerlerle ilgili göndermeleri araştırmasında listelemiş. Birkaçını sizler için seçtim:
“Zengin deveye binmiş ‘Kadem ola.’ demişler, fukara eşeğe binmiş ‘Nereden buldun?’ demişler.” (Soysal 1971’den aktaran Yurtbaşı 2013: 508). Zengin çok şeye sahip olduğundan yaptıkları yadırganmaz fakat yoksulun elde ettiği küçük zenginlikler bile göze batar.
“Deve yakını otlar, uzağı gözetir.” (Parlatır 2007: 184). Anlamı: Her zaman dikkatli ve uyanık olunmalıdır.
“Deve tepmesi yumuşaktır ama can alır.” (Özün 1952’den aktaran Yurtbaşı 2013: 406). Anlamı: Güçlü kimselerin küçücük öfkesi bile zayıf kimseler için can yakıcı olabilir.
“Kiminin parası/devesi, kiminin duası…” (Aksoy 1988: 363; Beyzadeoğlu 2003: 171). Anlamı: Herkesin katkı sağlayacağı bir şey vardır. Varlıklı insan parasıyla yoksullar da duasıyla yardımcı olurlar.
Ölüm “Ölüm bir kara devedir ki, herkesin kapısına çöker.” (Parlatır 2007: 456). Anlamı: Ölüm kimsenin takdirinde değildir; herkes ölümü tadacaktır
“Attan düşene tımar, deveden düşene mezar gerektir.” (Beyzadeoğlu 2003: 63). Anlamı; 1. Attan düşen kişi pek zarar görmez ancak deve, ata göre daha yüksek ve kinci olduğundan üstünden attığı kimseyi öldürebilir. 2. İyi huylu kimseler, isteyerek ve bilerek birine zarar vermezler. Bu yüzden bunların sebep olduğu zararların etkisi kalıcı olmaz. Kötü ve kinci kimselerin zararı insanlara daha çok acı verir.
“Devenin ayağı altında karınca ezilmez.” (Özün 1952’den aktaran Yurtbaşı 2013: 406). Güçlü ve dürüst kimseler, kendinden güçsüzlere, koruması altındakilere haksızlık etmez.
“Ya deve ya deveci ya üstündeki hacı…” (Ebüzziya Tevfik 1885’ten aktaran Yurtbaşı 2013: 402). Anlamı: Yaşamda, şartlar her an değişebilir. Umudu yitirmemek gerekir.
Alıntılar:
Beyzadeoğlu, Süreyya (2003). Şinasi Durûb-ı Emsâl-i Osmâniye. İstanbul: MEB Yay.
Ebüzziya Tevfik (1885). Durub-ı Emsal-i Osmaniyye.
Parlatır, İsmail (2007). Atasözleri. Ankara: Yargı Yay.
Yurtbaşı, Metin (2013). Sınıflandırılmış Atasözleri Sözlüğü. İstanbul: ex.cel.lence publishing Yay.
Prof. Dr. Beyhan KESİK’e teşekkür ederim. Daha çok seçilmiş söz var. Yukarıdakilerden birisinin yorumunu sevdim: “Yaşamda, şartlar her an değişebilir. Umudu yitirmemek gerekir.
Yani “Ya deve ya deveci ya üstündeki hacı…”