hberik@yahoo.com
1992 yılıydı şimdiki adıyla Genç Liderler ve Girişimciler Derneği o zamanlardaki adıyla Genç Müteşebbisler Jaycess Derneği olan (Junior Chamber International) adında İzmir’de bir dernek kuruldu. Ben de bu oluşumun hemen akabinde üye olan kişilerden biriydim. O zamandan bu zamana şu an en yakınım olan kişilerin bir çoğu bu dernekten edindiğim arkadaşlarım. Bu arkadaşlıklar sıradan, yakınmış gibi gözüken ilişkiler değil. Gerçekten birbirine çok sıkı bağlı, iyi günde, kötü günde beraber olan kısaca halen günlük hayatımızda da ne haber, ne yapıyorsun diye birbirini arayan, iş yerine, evine giderken haber verme ihtiyacı duymadığımız dostluklar.
Gazetemizin yazı işleri müdürü Cemal Tükel de bunların başında gelen kişilerden biri benim için. Mete ağabey, Cemal, Uluğ, Fikret üçü de aynı yaş grubundalar. Sizin de fark edebileceğiniz gibi Mete ağabey yazmama rağmen diğer üç kişinin sadece ismini yazdım. Onlara ağabey demedim. Bu arada bunu sadece böyle söyleyen tek kişi ben değilim. Diğer arkadaşlarımız da Mete ağabey derler.
Mete ağabey akranlarına göre iri veya kapı gibi adam diyeceğimiz bir fiziki üstünlüğe sahip de değildir ama işte Mete ağabeydir o. İçimizdeki en yaramaz, en muzır da Mete ağabeydir. Onun yaptığı espriler etrafını öldürür gülmekten. Cemiyet hayatının toplantıların en aranan ismidir. Aslen Diş Hekimidir. İki yabancı dil bilir. Ülkemizin aydınlık yüzüdür. Aklı onu yerinde tutamaz. Bir çok iş koluyla uğraşmıştır ama her daim Diş Hekimidir.
Mete ağabeyin benim hayatımda önemli bir yeri vardır. Bu arada belirteyim sadece benim değil bir çok kişinin hayatında önemli bir yeri vardır. En büyük özelliği, ki benim de çok etkilendiğim bir özelliğidir, hiçbir karşılık beklemeden kendi isteğiyle senin aklında bile olamayan bir konuda sana iyilik yapmasıyla öne çıkar. Bu iyilikler sakın yanlış anlaşılmasın maddi değildir ama insanı ve dolayısıyla kişinin kazandıklarıyla etrafını ve toplumu değiştirdiği konularda iyilik yapar. Şöyle karşıdan o gülen yüzüyle üstüne üstüne geldi mi altından çoğunlukla bir muziplik çıkar ama kafasında seni mutlaka içinde bulunduğu organizasyonlardan birinde bir role uygun görmüştür.
Örnek mi? Yine bir gün tam karşıdan geldi Hulusi’cim (hep cim,cım lı konuşur) dedi seni mesleki çalışmalarını geliştirmek için Amerika’ya göndermeyi planlıyorum!!! Ne diyebilirsin ki? Düşünsenize biri gelip size hiçbir karşılık vs beklemeden içinde bulunduğu Rotary derneğinin bir organizasyonuna aday gösteriyor. Amerika’ya gidemedim ama Norveç’e gittim. Hayatımda geçirdiğim en güzel 26 gündü. (Grup İnceleme Mübadele programı)
Bir kere yüzü hep güler. En zor durumda bile mutlaka espri yapar. Güleceğin yoksa bile güldürür. Bu karşılıksız, senin aklında bile olmayan, hatta bilmediğin bir konuda pat diye aramayı kaç kişi yapıyor bu hayatta. Sadece bana mı? Benim bildiğim kaç kişi var. Bilmediklerim eminim bildiklerimin on katıdır.
Öyle adamı da her dakika aramaz. Bir konuda bir şey soracaksa, bilgi alacaksa müsaadesiz asla konuşmaya başlamaz. Telefonu asla uzatmaz ama kapatırken bir espri yapar aklını bir on dakika alır başından. Zaten telefonda onun aradığını görünce daha açmadan yüzünde o tebessüm oluşur insanın. Niye mi bunları yazdım. Çok şükür gayet sağlıklı işinde gücünde. Hastalarına şifa dağıtmaya devam ediyor.
Dün akşam aradı (bak şimdi aklıma geldi aşı oldu mu acaba?) biraz sohbet ettik güldük. Gene aklına karşılıksız bir güzellik gelmiş. Ben insanlara hayattayken değer verilmesi gerektiğine inanan bir kişiyim. Mete ağabey de benim için ve bir çok kişi için de çok kıymetli. Kendimce, aklımca, onun adını siz de bilin istedim.
Sen çok yaşa e mi Mete ağabey.