Birleşmiş milletler tarafından kabul edilen Dünya Çocuk hakları günü her yıl 20 Kasım’da kutlanmakta.
Dünya Çocuk Hakları Günü’nü tarihçesine baktığımızda ilk olarak çocuk hakları ile ilgili 1890’lı yıllarda tartışmalar başlamış olduğunu ve ilk uluslararası uygulamanın 1920 yılında Cenevre’de ‘’Uluslararası Çocuklara Yardım Birliği” adı ile özel bir örgüt kurulması ile başladığını görüyoruz. Bu örgüt ilk ‘Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi’ni de yayınladı.
Bu sırada, çocukların her durumda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmaları gerekliliğinden yola çıkarak çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunma haklarını vurgulamak için 1923 yılında yayımlanan Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi, 1924 yılında Milletler Cemiyeti tarafından da onaylanarak yayınlandı. Bu bildirge bugünkü Çocuk Hakları Günü’nün temelini oluşturmakta.
Bildiğiniz gibi 23 Nisan 1920 yılında kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisinin kutlamaları ile ilgili olarak 1923’de Cumhuriyet’in kurulmasının ardından büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu bayramı Türk Çocukları’na hediye ettiğini söylemişti.
1923 yılından beri 23 Nisan’ı Çocuk Bayramı olarak kutlamaktayız. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin çocuklara verdiği önemi, aynı yıllarda dünya devletlerinin de görmesi ne kadar büyük bir tesadüf değil mi. Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonerliği ve ileri görüşlülüğü burada bir defa daha ortaya çıkmakta.
Ülkemizde çocuklara neredeyse 100 yıldır bu kadar önem verilmesine rağmen, çocuk işçiliği ile ilgili tedbirlerimizi almakla oldukça geç kaldığımızı da görüyoruz. Sadece biz değil, bütün dünya ülkeleri çocuk işçi çalıştırma konusunda biraz geç kalmış durumda. Bu kadar erken başlanan çalışmalara rağmen Dünya Çocuk Hakları Günü ancak 20 Kasım 1989’da Birleşmiş Milletler’de kabul edilmiştir.
Yıllar önce çocuk hakları ile ilgili kararlar alınmasına rağmen hala bir çok ülkede çocuk işçi çalıştırılmakta ve tabii bu bağlamda onların da hakları gasp edilmekte. Ülkemizde de çırak ve yardımcı işçi statüsünde çalıştırılan bir çok çocuk bulunmakta. Bu işçiler bir çocuğun alması gereken ve temel bir vatandaşlık hakkı olan eğitimi alamadıkları gibi, aynı zamanda sosyal haklardan da yararlandırılmadan çalışmakta. Aynı işi yapmalarına rağmen çok daha düşük ücretle, hatta bazı yerlerde karın tokluğuna bile çalışan çocuklarımız var. Günümüzde doğudan batıya, kuzeyden güneye hemen hemen her kıtada çocuk işçilerin sömürülmesi ve haklarından muaf bir şekilde çalıştırılmaları devam ediyor.
Bugün batılı bir çok şirketlerde ürettikleri üründe “Çocuk İşçi Çalıştırılmıyor” ibareleri var. Her ne kadar bunların kontrolünü sıkı bir şekilde yaptıklarını iddia ediyor olsalar bile; yine de özellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde çocukların çalıştırılması önlenemiyor.
Öncelikle devletimizin okula gitmeyen ve eğitim sistemi dışında kalan çocuklara, çalışmak yerine, nasıl farklı bir şekilde eğitim verilir ve meslek sahibi yapılır konusunda girişimlerde bulunması ve programlar yapması lazım. Her çocuk skolastik eğitimi almak istemeyebilir, alamayabilir fakat çalışan çocuklar için, bu çalışmanın adaletli, yasal ve faydalı bir şekilde olmasını sağlamak da devletin bir görevi olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin başka ülkelere bakmaksızın bu konuda öncü olması ve 20 Kasım ile birlikte 23 Nisan’ın da ‘Dünya Çocuk Hakları Günü’ olarak tescil edilmesini sağlaması görevi olmalıdır. Türkiye’nin bu konuda farklı bir çalışma ortamının yaratılmasını sağlaması, dünyaya örnek olacaktır. Yoksa Dünya Çocuk Hakları Gününü kutluyoruz demekle; çocuklara haklarını vermiş olmuyoruz..