Çeşme yıllarca sadece İzmirlilerin bir sayfiye yeri olarak kaldı. Fakat başta İstanbulluların bu ilçemizi keşfiyle birlikte, çok ciddi bir yapılaşma ve büyüme trend içine girdi. Tabii bu büyüme ile birlikte yaratılan ranttan pay almak isteyen ciddi bir kitle de gözünü buraya dikti. Son aylarda Çeşme havalimanının yapımı tekrar gündeme geldi.
Yıllar önce küçük, sadece özel uçakların inip kalkacağı alan olarak düşünülen bu havalimanı şimdi uluslararası uçuşlara açılmak üzere planlanır hale geldi. Bu planlama içinde yine rant ve garanti yolcu söylemleri ortaya çıktı. Kuş uçusu 50 km mesafede, kapasitesinin yarısın zor dolduran Adnan Menderes Havalimanı bulunurken; böyle bir girişimin altında Çeşme Turizmi’ne katkı gibi bir yaklaşımın olduğuna inanmak biraz zor.
Kaldı ki Adnan Menderes Havalimanı’nın uluslararası ayağı da çok eksik. Türk Hava Yolları(THY) daha önce defalarca dile getirmesine ve planları arasında olduğunu açıklamasına rağmen buradan uluslarası uçuşları başlatmıyor. İzmir’i bir HUB olarak kullanmıyor. Kulağımıza gelen dedikodular arasında Çeşme’ye sadece havalimanı yapılmak ile kalınmayacağı da var.
TOKİ’nin de burada 500 bin kapasiteli bir konut projesi içine girmek üzere olduğunu, Ankara’nın burayı neredeyse yeni bir kent yapmaya dönük planları bulunduğu haberleri de geliyor. Buna bağlı olarak yeni bir hastane yatırımı ve başka yatırımlar da gündeme geliyor. Yaz sezonu üç ile 4 ay arasında seyreden bir ilçenin böyle bir yatırıma hedef olmasının tek sebebi son yıllarda Alaçatı ve Çeşme özelinde yaratılan ranttan başka birşey olamaz.
Doğru dürüst bir imar planı bile bulunmayan bir ilçeyi talan edercesine girip, beton mezarlığına çevirip rantı paylaşmak kadar kötü bir yaklaşım olabilir mi? Zaten bir süredir yazlık konutlar için verilen 2 kat yükseklik iznini; “5 katlı otel yapıyorum” adı altında ‘rezidans yazlığa’ çevirme ile imar izinlerinin etrafından dolanılarak birçok nokta betona mahkum ediliyor.
Bu konuda yaratılan rantın cazibesi Türkiye’nin en özellikli bölgelerinden birini daha yutmaya hazırlanıyor. Malesef çok yakın zamanda tıpkı 1940’lı 50’li yıllardan kalma eski İzmir resimlerine bakıp; “Bu güzelliği nasıl yok ettik” dediğimiz gibi, eski Çeşme resimlerine bakıp hayıflanacağız. Çeşmeye yapılacak bu büyük kötülüğü engellemek için bugün bir çaba sarf etmez isek, yarın zaten çok geç olacak.