TİM DANIŞMANLIK
danismanlik@tim.com.tr
www.tim.com.tr
Başarı hikâyeleri anlatan kitaplar neden değerli ve pahalıdır, bilir misiniz? Çünkü malzeme azdır. Dünyada öyle binlerce başarı hikâyesi falan bulamazsınız. Bulsaydınız, o zaman da başarı hikâyeleri diye bir şey olmaz, her şey sıradanlaşırdı.
Denemesi kolay. Mesela başarı hikâyelerinden oluşan bir kitap derlemeye çalışın. Bakalım kaç sayfa yazabileceksiniz. Ama tam tersini yapın; kaybedenlerin hikâyelerini yazın. Hiç zorlanmadan yüzlerce sayfayı ardı ardına dizebildiğinizi göreceksiniz.
Diğer taraftan ise işin bir başka ilginç yanı var. Başarılı insanlar hikâyelerinin duyulması için can atarken etrafta nasıl kaybettiğini anlatacak insan göremezsiniz. Bu da pek doğal, değil mi? Kim istemez toplumda başarılı olarak tanınmayı? Ya da kim, egolarının biraz fazla okşanmasından rahatsız olur ki? Kim, acısını içine gömmek yerine, işi nasıl berbat ettiğini anlatıp bunun utancını yaşamak ister? Bence pek azımız.
Eğitimciler, danışmanlar, koçlar, mentorlar ve bunlar gibi akıl danıştığınız herkes size destek verirken bol bol da başarılı insan öyküleri ile onlara ait cümle veya paragrafları kullanacaklardır. Bir an için düşünelim… İçinde başarılı bir insana ait sağlam bir cümlenin olmadığı bir sunuma hiç rastladınız mı? Eminim rastlamamışsınızdır. Eğer rastladıysanız o sunumu arşivinizin en müstesna köşesine, sunum sahibini de en değerli akıl vereniniz statüsüne koyun derim.
Tatmin olmadınız mı? O zaman bir şey daha yapın; sanal dünyanın sınırsızlığı içinde başarısızlık üzerine edilmiş kelamları aranmaya başlayın ya da başarısızlık üzerine yazılmış kitaplar, dergiler arayın. Vardığınız sonuç sizi şaşırtacaktır. O sonsuz kaynak âleminde tabii ki kaybedenlerin öyküleri de olacaktır. Ama başarı ve kaybediş öyküleri arasında, kazananların lehine ciddi bir oransal farklılık görüp şaşıracaksınız.
Kaybedenlerin çok olduğu dünyada, kazananların hikâyesinin daha fazla olması ne kadar enteresan, değil mi?
Aslında başarı hikâyeleri kadar başarısızlık hikâyelerini de dinlemek size katkıda bulunacaktır ve eminim ki başarısızlık hikâyelerinin de ilham verici içerikleri olacaktır.
Başarısız insanları dinleyerek başarılı olunabilir mi? Muhtemelen hayır. En azından tercih edilen bir yöntem değildir. Ama bunun tam tersini de soralım. Başarılı insanları dinleyerek, onların gittiği yolu izleyerek başarılı olunabilir mi? Altını çizerek ifade ediyorum ki “hayır”. Her iki yaklaşım da size başarıyı ve başarısızlığı garanti etmez, sadece ilham verirler. Gerisi sizin yeteneklerinize, bu hikâyelerin satır aralarından çıkarabildiklerinize ve diğer şartlara bağlıdır.
Yöneticilik yaptığım yıllarda birçok başarılı projenin ya parçası oldum ya da başında bulundum. “Yaptığım her başarılı iş, iyi bir planlama ve en ince detayına kadar düşünülmüş insan ve diğer kaynakların organizasyonu sonucu oldu” dersem yanlış söylemiş olmasam da eksik söylemiş olurum. Diğer şartları da yok saymamak lazım. Onlar da çok önemliydi.
İşte o “diğer şartları” ön görmek için bir işe başlamadan önce, aynı yollardan benden önce geçmiş çok kişinin kapısını çaldım. En çok da o işi yaparken çuvallayanlarınkini…
Yazımı, bakış açınıza da katkısı olur diye düşünerek yaşanmış bir örnekle bitirmek istiyorum.
Üniversite yıllarında dağcılık sporu yapardım. Birçok önemli zirveye de tırmandım. Ben bir yere gitmeye karar verdiğimde, ilk olarak benden önce o zirveye çıkanlarla, daha sonra da çıkmaya teşebbüs edip de başaramayanlarla konuşurdum. Zirveye varanların çoğu, o yolda neler yaptıklarını, benim nelere dikkat etmem gerektiğini söyler, sonunda da “başarılar” dilerlerdi. Şimdi yıllar sonra düşünüyorum ki bu insanların çoğu, her şey planladıkları gibi gittiğinde zirveye zorlamadan ulaşmışlardı. Ama neredeyse hepsini, işlerin kötü gitmesi, koşulların planlandığı gibi gerçekleşmemesi ya da ekip içinde asla yapılmayacağını düşündükleri hataların peşi sıra gelmesi durumlarıyla ilgili fazlaca tecrübeleri yoktu. Bana bol bol söyleyebildikleri cümle, “Hata yapma ve dikkatli ol!” idi.
Güzel de benim duymak istediğim ve çok önemsediğim şey, zirveye giden o yolda ne gibi hataların olabileceğiydi ve bunu öğrenmenin en akılcı yolu ise zirveye varamayanları dinlemekti. Zira başarıyı getiren faktörleri bilmek, beni ne kadar zirveye doğru götürebilecekse, başarısızlığa sebep olanları da bilmek beni hayati tehlikelerden koruyacaktı. Keza yaşanabilecek muhtemel hataları bilmek bana bir “B”, hatta “C” planı yapma imkânını da verecekti.
Sözün özü: Başarı hikâyelerini dinlemeyi ihmal etmeyin. Ancak arada bir de olsa, hiç bilmediğiniz ama karşılaşmanız durumunda hazırlıklı olmanıza yardım edebilecek kaybediş hikâyelerine de kulak verin.
Yani, gerektiği hallerde, “Dostum, bana nasıl kaybettiğini anlat” diye sorabileceğiniz insanlarla teması kaybetmeyin.